Melankoli

‘yirmibir gram’

Kaç hayat yaşıyoruz?
Kaç kez ölüyoruz?
Ölüm anında 21 gram kaybettiğimiz söyleniyor…
21 grama ne sığar…?
Ne kadarı kaybolur?
21 gram ne zaman kaybolur?
Ne kadarı onunla gider?
Geriye ne kadarı kalır?
21 gram… Beş madeni paranın ağırlığı, bir kuşun, bir çikolata parçasının…
21 gram ne kadar çeker?
Ne kadar?

Yine bir 4 yol kavşağında,
Kopan, birleşen insanlar,
Paramparça hayatlar, aşklar, duygular
Ölürken 21 gram kaybediliyormuş.
Peki hayatta kalanın vicdan azabı kaç bin ton ?
Küçük kızın gözüne değen bakışlarını ölçecek birim sistemi var mı ?
Ölürken bile istediği mavi ayakkabıları giyemez mi insan ?
Hayat devam ediyor mu, yoksa hayatlar hayat devam ederken bitiyor mu?
İşte bütün mesele bu.

  1. aNgeL`` dedi ki:

    İstanbul dokuz renk bu gece

    ve hepsi siyahın üstünde.

    Uyuduklarım geliyor aklıma.

    Bir gün uyanmadığımı düşündükçe.

    Utanıyorum esnemelerimden.

    Ayrı kaldığımız her gün.

    Tek Düşündüğüm….

    Acaba sorar mı biri seni.

    Gitti diyemem ki…

    Sen niye gitmedin diyene

    Hala cevabım zor.

    BENDE GELSEM SEVGİLİM?

    BERABER TERK ETSEK BENİ?… 

  2. aNgeL`` dedi ki:

    seni uyandırmanın en güzel yolunu bulup
    kıyamayacağım uyandırmaya
    kimse görmüş değil henüz
    bir meleğin nasıl uyuduğunu
    ama hala benzetiriz bir meleği bir güzelin uykusuna
    …ama sen melekler gibi uyuma
    melekler gibi uyan
    tam da çağla zamanında baharın
    gözünün sürmesini yüreğime akıtman
    bir uykunun en güzel yanı seninle uyanmaktır
    senden uzak bir uykuyla kandıramıyorum hiçbir geceyi.

    Peki bunu bilen var mı?

  3. sad_E dedi ki:

    şimdi oldu özür.:P angel 9 renkten bahsettin:) bence o şiir berbat siyah diye bir renk yok zaten:D Benim Rengim 6 ok.
    CUMHURİYETÇİLİK, HALKÇILIK,MİLLİYETÇİLİK,DEVLETÇİLİK,LAİKLİK VE DEVRİM BU 6 OK ATATÜRK’ÜN KURDUĞU PARTİNİN RENGİDİR.İSTANBUL 9 RENK OLABİLİR AMA 6 RENK ANKARA’DA doğdu…BÜTÜN ŞİİRLERİN ÜSTÜNE TEK BİR CÜMLE YAZILIR GERİSİ HİKAYE ”ATAM İZİNDEYİZ”

  4. aNgeL`` dedi ki:

    sanırım şiiri anlamadınız.. anlamadıysanız yorum yapmayınız. özellikle benmkıne . admınım şirlere yorum yapılmasın lutfen .

  5. sad_E dedi ki:

    :D:D Servet-i Fünun dönemi şiiri olmadığına göre çok iyi anladım da. Da sını sen anlayabilir misin? acaba…Adminim senin şiirlere yorum yapabilir miyim? LÜTFEN.

  6. admin dedi ki:

    Yılmaz Erdoğan’ın şiiri o, “Uyuruyanık” Gayet iyi angel, ben ilk defa okudum tamamını buldum teşekkür ederim 🙂

  7. sad_E dedi ki:

    Ayrımcılığa HAYIR!..:d (Adminim senin şiirlere yorum yapabilir miyim)? CEVAP : yOKsa Kızarım:P kanalı da taşlarım 😀

  8. sad_E dedi ki:

    HÜZÜN DENİZİ

    Çoktan hayat sandalında hüzünler denizine açılmışım… Kürekleri de elimde, gideceğim yönü seçmek de…

    Ya fırtınalar? Dalgalarından aldığım darbeler! Her bir darbe, yavaş yavaş su sızdırmakta batırmaya çalışıyor küçük sandalımı…

    Ne kadar daha dayanırım diyorum.

    Biliyorum, artık bir adaya sığınmak için çok geç….

    Bıraksam diyorum kürekleri elimden…

    Nereye isterse savursun rüzgâr…

    Hüzün denizimin dalgaları, vursun kayalara acımadan. Ama sadece ben değilim ki! Ya yüreğimdekiler? Ya dinlenmek için uğradığım limanlar…

    Bu hüzün denizinde beni karaya taşıyacak sebeplerim uğruna kendimden vazgeçtiğim sevdiklerim…

    Onlar ne olacak diyorum ve kürekleri alıyorum yine elime….

    Nereye gideceğimi hesaplamaktan yoruldum…

    Rüzgâra direnmekten yoruldum…

    Bir tek güneşin doğuşunu izlemeyi seviyorum. Batışı, bana hüzün verse de…

    “Bir gün diyorum, “Sadece tek bir gün, belki benim içinde doğar…”

    Hüzün denizime yansıyan pırıltılarını bir kez görebilirim gözlerim kamaşmadan…

    Ve ben, bir kerecik onunla birlikte batabilirim dağların arkasından…

    Tekrar onunla doğacağımı bilmeden.

    Geç kalmış hayallerimin farkındayım…

    İmkânsız isteklerim, hüzün denizimde sandalımı her geçen gün aşındırmakta. Her zaman da böyle olmam aslında; sadece fırtınasız, sakin sulara bakarken paylaşıyorum sessizliğimi, hüznümü sandalıma: ince ince dokunan dalgalarla.

    “Zaman…”

    diyorum, ama artık zaman yok. Benim için kavramlarını yitirdi benliğim. Ne kadar direnirsem, o kadar bırakıyorum kendimi…

    “Nereye çarparsa çarpsın!” diyorum…

    Yine kendime getiriyor beni mavi…

    En sevdiğim renklerden biri mavi ve en sevdiklerimde saklı hüzün…

    Mavi gökyüzü, mavi deniz ve ikisi arasında sıkışmış ben…

    Bazen gideceğim yönü bilsem de hırçın dalgalara yenik düştüğüm zamanlarda hiç ummadığım hüzünlerin derinliklerinde kürek çırpıyorum. Ne kadar zor hüzün denizinde kaybolmak…

    Beklemek geceyi…

    Tek çaren ,bir çoban yıldızında yolunu aramak…

    Yüreğimde bana ağır gelen ne varsa, bırakmak istiyorum sulara; yine karalarıma çarpacağını bile bile…

    Bu yüzden kabulleniyorum gördüklerimin içinde gizli kalmış kırıntıları…

    Beni yok etmeye çalışan her ayrıntıyı ufalayıp vermeyi istiyorum martıların kanatlarına…

    Hüzün denizinde son yolculuğum ve son kürek çırpışlarım… Ve son yorgunluğum…

    Ne varsa sakin suların altında, dinlenmekte benle birlikte… Değişen hiç bir şey yok.

    Sadece kabullendim artık…

    Hüzün Beni Sevdi… (YORUMA AÇIK ÇÜNKİ ALINTI ŞİİRDİR:d )

  9. sad_E dedi ki:

    http://mutluluk-ruyasi.blogcu.com/huzun-denizi/8974848

    bu linkteyi şarkıyı yayınlayın harika şarkı..

  10. sad_E dedi ki:

    Bu şiiri bir kaç saat önce okudum ve vuruldum. ve aynı linkte ki şarkıya.. Yoruma açıktır. Çünki; sadece yazmak aktarmak değil dir duygular; hissettiğine başka pencerelerden bakmaktır. ben farklı açıdan bakarım sen , o , bu , şu herkez farklı açıdan bakabilir. yazarı biz değiliz aktaranıyız. 🙂 keşke bu kadar geniş açıdan bakabilsek te susun diyemesek kalemlerin yazdığı her cümleye.. işte kardeşim benim da daki hesabım buydu bunu sen anlayabildin mi:D

  11. aNgeL`` dedi ki:

    tşkler adminim begendıgıne sevindim ..

  12. blackjack-yirmibir dedi ki:

    Herzamanki gibi çok güzel bir yazı olmuş. Teşekkürler.

Bir Yorum Yazın