Melankoli

hiç sahip olmadığın bir şeyi kaybetmek.

sanırım en çok kendine kızıyorsun. neden diye.

bile bile lades demek. şöyle yapsaydım belki böyle olmazdı demek. hep bir keşke demek. sonra diyorsun ki isteseydi zaten böyle olmazdı.

acıtıyor. geçmiyor. kimseye de anlatamıyorsun. ne diyeceksin ki? nasıl anlatacaksın içindeki özlemi, acıyı, ateşi… demezler mi adama ne bekliyordun ki? senin değildi ki üstünde hak iddia edemezsin.

anlamazlar. evde tek başına otururken burnuna kokusunun gelmesini. aylardır konuşmamışken onun sesini duyarak uyanmanın yarattığı depremi. sen anlayabiliyor musun? insan kendine bile tam olarak anlatamazken, insanın kendi bile aslında tam olarak anlayamazken başkasına yaşadığın derin hüznü nasıl anlatabilirsin.

hiç senin olmamış birini kaybetmek, kalp atışını kaybetmek, duygularını, hislerini kaybetmek gibi bir şey. kırılacak hiçbir yanın yok demek. onunla tam olamamışken onsuz tamamen hiç gibi kalmak demek.

ama sonucu inanılmaz bir boşvermişlik yanında tamamen umursamaz olmak demek.

Toprak yağmura, yağmur toprağa aşık değildi, muhtaçtı. O olmadan nasıl çiçek açacaktı, nasıl doğa canlanacaktı? Yağmur ise yağmak zorundaydı. Bulutta duramazdı, çok basınç vardı. Her an sırtına yük biniyordu yağmurun. Belki de hem yağmur hem toprak için en iyisi buydu. Birbirlerine aşık olduklarını sandılar ama muhtaçtılar. Gündüz ve gece onların aşkını hayretle izliyorlardı. En azından toprak ve yağmur kavuşabiliyorlardı… Onların aşkı çok farklıydı. Gece, gündüze fena yanıktı. Ne zaman gece gelse gündüz kaçıyordu, çünkü gündüz Güneş’i seviyordu. Güneş gündüze hiç yüz vermedi, Güneş gittikçe gece geldi onun yerine ama bu sefer de gündüz kaçtı. Gece, gündüz onu sevsin diye ay aracılığıyla güneşin ışığını yansıtmayı bile denedi. Olmadı, asla kavuşamadılar. Bir kağıdın iki yüzü gibiydiler, yan yanalardı ama birbirlerini asla göremediler. Gece, gündüzün aydınlığına aşıktı ama gündüz onu üzdükçe karanlıklara büründü. Gündüzün onu seveceğine dair umudunu yitirdi. Ama hala Ay’ın parlıyor olması demek, gündüzün onu sevmesi için hala çabaladığı anlamına geliyor olsa gerek…

Dünya hassas kalpler için cehennemdir.

Kendinden kaçıyorsun… Adamın biri sözsüz müzik yapıyor, canın acıyor .. Herşey gözünün önünde tekrardan sahneleniyor.. Bütün anılar , ağlamalar , kızmalar, küsmeler .. Müzik bitiyor hiçbir şey olmamış gibi tekrar eskiye dönüyorsun.. Bunun adı hayat değil mi?