Melankoli

vazgeçtim bu sevdadan!

  • 15 yıl önce, admin tarafından yazılmıştır.
  • 1 Yorum
  • Genel


Kurşun rengi bir geceye takıldı kanadım
Önüme dökülen yıldızları toplayamadım
Anlayacağın uzanamadım umutlara…
Yıldız dediğin nedir ki? Nedir ki umut dediğim ?

Karanlık içindeki yıldızdı umut !

Ama gündüz ismi yoktu yıldızların…
Yıldıza yıldız demek için geceyi,
Umudu beklemek için umutsuzluğu seçtim.
Hani varken değeri bilinmez ya sevgilerin,
Elleri soğuk gelir ya yıllanmış sevgilinin…


Vazgeçtim artık yıldız toplamaktan
Ala şafaktır her yıldızın sonu
Yıldız ne işe yarar
Bir çift göz yoksa yanımda bakacak.
Gecenin üstüne yürürken,
Binlerce tohum serpilir içime bilir misin?
Bilirsin elbet, benim bile bilmediğim binlerce acıyı
Senin saçlarına kelebekler konar, kuşlar can çekişir.
Binlerce umut kolayca ölür mü ?
Sökülmez mi ciğeri umudu ölen insanın ?

SEN SANIRSIN Kİ İNSAN SEVDASINI İÇİNE GÖMER,
BENİM SEVDALARIMSA SEVDA GİBİDİR, İNSANI GÖMER !

Beklemek kadar kalmışsa bir sevgi
Ve sadece özlem besliyorsa içindeki yetimi,
Kaçacak yerin kalmamışsa yani…
İşte hayat burada hayat olmuştur senin için.
Dağlar yıkılır, sular kurur içinde…
Bir düşün !
Nasıl da seni korkutan kapkara bir kabus oluvermiştir
O güzelim düşün.
Sonra ölüme anlam vermeye çalışırsın anlamsızca…
Binlerce kurşun sıkasın gelir içindeki uçurumlara !
Sen bir dost ararsın elini tutacak nafile !
Yoktur Eli yaşadığın diyarda insanların…
Vazgeçeli birkaç satır oldu yıldız toplamaktan…
Bir kumaş üstüne yıllar önce işlenmiş bir oya gibiydi,
Bir emekti sevdam !
Kendimden geçişimdi,
Umuda uzanırken yere düşüşümdü,
Kalkamayışımdı,
Hiç duymadığım türküleri duyurmaktı,
Türkü türkü yaşamaktı seni…
Ama vazgeçeli birkaç satır oldu artık yıldız toplamaktan…
Vazgeçtim bu sevdadan…

  1. ezeL dedi ki:

    Sonsuzluk Parkı

    öyle bir acıktım sana
    seni sevmeye
    konuşmayı
    inançlarına ters özleyişlerinle eskimemeyi
    bak hala birgün geleceğim diyorum
    değiliz daha eşiğinde son oyun çığlığımızın
    ve ezilmiş çimenler kokarken
    susuşumuzun heveslerimize küskün ırmağında
    bak hala birgün geleceğim diyorum
    sakla yokluğumu derinden hissetmişliğini
    seni bir tomurcuğun açılışının narin yolculuğunda
    alacağım kendinden sakla sendeki yokluğumu
    farkında olmadığın ilk ve son yolculuğumu

    gece geç vakitlere dek otururduk
    bakışlarımızın özlemleri hayrete düşüren sınırsızlığı
    yitirirdi inandırıcılığını
    ellerimizin üşüdüğü yerden başlardı ayrılık
    sonsuzluk parkında ikimiz kalırdık
    kim güler kim ağlar bilinmezdi
    iyi ve kötü anlamsızlık dinletisi olurdu
    geleceği özlemek paylaşımımıza
    günün ağarması taze kan kokardı
    anlamazdık sonumuzun geldiğini

    sonsuzluk parkında avuçlarımız bomboş uyurduk
    hiçbir aptal halimize gülmezdi
    birbirimize yakalanırdık
    çapraz aldatılmışlığımıza
    hem hayat hem biz
    iğfal ederdik anılarımızı
    anısızlaşırdık
    yer gök kalmazdı küfretmedik
    zaman orda durur ama biz durmazdık
    biz demek
    yağmur ve çocukluk kıskacında
    şekilsiz acılarımız demekti

    (yüzlerimizi görmediğimiz için
    şekilsizdi acılarımız
    bakabilseydim içine gözlerinin
    bir adı olurdu acılarımın
    en azından bir ünvanla ölürdüm
    sahilsizlik o kadar yaralamazdı
    çitlembik gülüşlü olanaksızlığımızı)

    sonsuzluk parkında
    dudaklarımız kalem olurdu
    yüreklerimizin hırslı sayfalarına
    gidişin eğri kaldırımları dost bildirirdi
    gönül ağrılarıma
    el ayak çekilirdi yalnızlığımdan
    ömür üvey kardeşim olurdu
    ölümse analığım
    kimsesizliğin baş konuğuyum artık
    sabah ziyaretlerinden vazgeçmese de umut
    karartmasındayım söylediğin türküleri duyamamanın

    sonsuzluk parkında salıncak kurdum
    baş köşesinde oturuşuna acılarımın
    kıt kanaat geçinirken özlemlerimin yarınıyla
    birgün geleceğim diyorum
    ısrarla
    bir gün geleceğim kapına
    ilk adım tadında okşamak için
    kapıyı açışını
    son kez açışını
    sana değil kapıyı açışına geleceğim
    sonsuzluk parkına götürmek için umutlarını
    birleştirmek için umutlarımızı
    kendimizden hariç

    sonsuzluk parkında bir son bulacağız
    sonsuzluk tabutumuz olacak
    kavuşmasızlığımız kefen bezimiz
    adresimiz olmayacak
    öyküsüzlüğümüz tek yerimiz
    orda
    sonsuzluk parkında olduğumuzu
    kimseler bilmeyecek
    hiçbir kuş konmayacak dalına çiçeğimizin
    hiçbir hayal yaratamayacak
    sevişmeye hazırlanmaya
    denizlerimizin kabarmasını
    yaralarımız haylaz
    bizi kimse bulamayacak

    sonsuzluk parkında
    ellerimden tutacaksın
    şiirsiz yaşanmayacağını anlatacaksın
    aynı sensiz yaşanmayacağını anlattığın gibi
    sensizlik sana rağmen bir sen’in olmayışı olacak
    kalmayacaksın

    bu defa son defa öleceğim…

    Kağan İşçen .. alıntıdır.. güzel bir şiir paylaşmak istdim.

Bir Yorum Yazın